På restaurang / på kafé

Dialog 1

Lokantada
Garson: Hoş geldiniz efendim, buyurun!
Yetkin: Teşekkür ederiz, boş masanız var mı?
Garson: Tabii beyefendi, buyurun geçin! Ben hemen menüyü getiriyorum.

Garson: Buyurun efendim, menüleriniz.
Yetkin: Teşekkürler.
Garson: Ne arzu edersiniz?
Meltem: Ben bademli salata rica ediyorum ama içinde tavuk olmasın lütfen!
Garson: Peki hanımefendi, siz ne arzu edersiniz beyefendi?
Yetkin: Bana İzmir köfte, yanında da yeşil salata.
Garson: İçecek olarak ne alırsınız?
Yetkin: Ben soda istiyorum.
Meltem: Bana da ayran lütfen!

Yetkin: Hesap lütfen!
Garson: Buyurun beyefendi, hesap.
Yetkin: Teşekkür ederiz.
Garson: Güle güle efendim, yine bekleriz.

Dialog 2

Telefonda
Pelin: Merhaba Selin, ne yapıyorsun?
Selin: Hiç, ders çalışıyordum. Sen?
Pelin: Benim de canım sıkıldı, yemeğe çıkalım mı?
Selin: Olur, nereye gidelim?
Pelin: Etiler’de yeni bir restoran açılmış.
Selin: Nasıl, iyi miymiş?
Pelin: Serdar geçen hafta gitmiş, çok beğenmiş.
Selin: Pahalı mı?
Pelin: Hayır, çok pahalı değilmiş. Yanında da güzel bir kafe var.
Selin: Tamam o zaman, yemekten sonra kafeye gideriz, Türk kahvesi içeriz.
Pelin: Tamam, ben Selen ve Deren’i de çağırıyorum, beraber gideriz.
Selin: Olur, görüşürüz!

Nya ord och fraser